30 Nisan 2012 Pazartesi

Maya'nın Bozuk Arabacığı (Maceralı Yazı, okumazsan küserim :P)

Merhaba!

Kaç gündür yine yazamadım biliyorum ancak, cumartesi günü arabam bozuldu, bozuldu ne demek sankim yanacak gibiydi :S Çok korktum :(((

Efendim, benim an itibariyle 12 yaşında olan bir minik kızım var, PalioGül'üm :) Arabamı hep "kızım" diye severim. Ama benim kızım biraz kirli gezer ben onu yıkatmayı hep unuturum :) Biraz da erkek rengindedir, hatta trafikte görenler kullanmamadan ötürü çoğu zaman benim bayan olduğumu bile geç anlıyorlar :) hihi, ben bu durumdan rahatsız değilim ama, tacizleri asgari düzeye indiriyor bu husus :) Aslında fotoğrafını koymak isterdim, ama şimdi farkettim  ki ben arabamın hiç fotoğrafını çekmemişim :P Zaten kirli kızımın nesini çekiyim, buyrun size temsili resmi :P



Her neyse. Cumartesi günü bir hasta ziyareti için Ankara Siteler tarafında bir  mahalleye gitmemiz gerekti dostlar. Gittik de nitekim. :) Hatta herkes "vay anasınıııı" filan oldu. Sanki bayanlar trafikte araba kullanamzmış gibisinden bir "vay anasınııı" idi bu ama. Biraz da civcivli trafiklerden geçmek gerekli o bölgeye gitmek için. Bilenler bilir, Siteler gibi bir semt, erkek yoğun bir semttir, mobilya bölgesi olmasından ötürü :) Orada bir kısım Nazar bulutlarını tepemde topladıktan sonra, biz de hasta ziyaretini bitirip evimize dönmeye karar verdik. Zaten benim maceram orada başladı :S

Siteler kavşakta, önce vites tarafından ilginç bir ses geldi. Ben çok üzerinde durmadım. Ondan sonracıma, bir müddet daha yol gittikten sonra arabadan sanki tekere pet şişe sıkışmış gibi ilginç bir ses gelmeye başladı. Hatta o esnada kardeşim önde seyir halinde olan Mor renkli Murat 131 ile dalga geçiyordu "öndeki apaçiye baksana ablaaa, şekil yapmış arabasından ses çıkıyo" diye, meğer ki o ses bizden çıkıyormuş :)))

Daha sonra, eve yaklaşmışken arabanın gösterge panelinde akü resmi yanmaya başladı ki gerçek anlamda yusuf'lamam buna tekabül eder. "Lan arabanın sigortaları mı attı, kısadevre mi yaptı araba? Naapcam, tüh tüh" derken önüme çıkan ilk sakin sokağa sapıp arabayı park etmem bir oldu. Annemle kardeşim de tedirgin tabii. Hemen kaputu açtım, baktım sakin, duman filan yok, aküye baktım, o da normal görünüyo. Etraftan gelip geçenler kendi kendilerine yoruma hazır vaziyette, "Abla kayışı kopmuş bunun" filan diyolar. Ben tabii cırcır direk "ne kayışı, kayışın ne olduğunu biliyorum, arabayı tanıyan benim" Ya bu erkek milleti de bir ilginç, herşeye yerli yersiz yorumda bulunuyorlar. Kardeşim ben tanıyorum buı arayabı değil mi, ustasına da ben götürdüm, değişenini de ben hallettim. Sana ne oluyo???

Neyse, o esnada babamı da aradım, o da "eve gel kızım yavaş yavaş" dedi. Eve gidiyoruz ama kardeşim de bi yandan deli gibi müzik dinliyo, o arada ona da cıraldım " ben neyin derdindeyim, sen fikirsiz fikirsiz müzik dinliyosun, kapat şunu!!!" o da sus pus...

Eve geldik, ama bir taraftan da berbat derecede bir yanık kokusu geliyor, nasıl ama anlatamam :((( Arabayı park ettim, Beggy kapıyı açar açmaz bir de ne gördük, ön iki tekerden dumanlar yükseliyor, kapkara hem de!!!! Dehşet resmen. Hemen bagajdaki yedek suyu çıakrdık, lastiklere döktük (ki sonradan keşke yapmasaymışız dedim) Tıssss.... Kapkara sular akıyor resmen... Mahalledeki bütün veletler de başımıza toplandı mı!!! Eyyvah eyvah, bir de onların diline düştüm çünkü benimle "bayandan şoför mü olurmuş" diye dalga geçiyorlardı her akşam!!! :(((

Ben tabii, bu şokların üzerine, bir mutsuzdum bir mutsuzdum sormayın :((( Kardeşim de hala beni mutlu etmek için şarkıları PalioGül'e uyarlayıp söylüyordu, nasıl güldüm onun üstüne sinirim de bozuktu zaten ilaç gibi geldi. Bakın İStanbul'da Sonbahar'ın Palio'ma uyarlanmış haline, hayal edin, elinde de hayali bir gitar çalarken Beggy'i,

PalioGül bugün yorgun, üzgün ve yaşlanmış,
Biraz benzin yakmış,
Tekerleri yanmış,
Kara sular akıyooor.... :)))))

Neyse, dün babamla yine mahalledeki ustaya gösterdik. Adam biraz baktı. Abi dedi ne söyliim ben size. Arabanın şarj dinamosu bozulmuş, akü işareti ondan yanarmış meğer... Tekerdeki duman olayı da balataların fazla ısınmasından meydana gelmiş. O da sadece dumanmış. Ben suyu dökünce bir de fren diski (çelikten olur) o soğuk suyu yiyince yamulup çatlamış meğer. Keşke suyu dökmeseymişim. Vs vs bir sürü de ıvır zıvır parçasını halletmiş miyim ben... :(((

Nasıl canım sıkıldı.... Araba dediğin bildiğin bir para yiyici. Ama kızıma helali hoş olsun :)))))))))
Canımıza gelmedi ya, tamir olur geçer gider....

Yaaa kuzularım, bu da böyle bir maceraydı işte... :)

24 Nisan 2012 Salı

Şu an düşünüyorum da... #4

Merhaba herkese!

*** Beni merak eden herkese çok teşekkür ederim, Deep ve Annemahsustan size ayrıca teşekkür ederim :) İyiyim, sağlık olarak bir sorunum yok ama, baharla birlikte biraz psikolojim hassaslaştı sanırım. Bahar dönemi geçiş dönemi malum, içimi pırpır ettiriyor, yüreğim biraz kabarık... :(

*** Kitaplaşalım mı? etkinliğine katılan herkese bir kez daha çok teşekkür ediyorum. Beni bu etkinlikte yalnız bırakmadınız, çok sağolun. Herkesin mail adresine eşleştiği kişinin bilgilerini gönderdim :) Birdahaki etkinliğimiz sevgili Damla'nın evsahipliğinde gerçekleşecek, şimdiden haberiniz olsun :)

*** Nişanlı, görev nedeniyle Antalya'ya gitti pazar akşamı, cumartesi dönecek umarım. Bir hafta yalnızım anlayacağınız :) Ama o yoksa da arkadaşlarımız var, eksikliğini hissettirmiyorlar sağolsunlar öğle arası yalnız bırakmadılar beni :) Bizimki de ikide bir telefonm açıyor, "buraşı şöyle, burası böyle" ben de dayanamadım "bana bak" dedim "zaten burda buhranlardayım, bi daha bahsedersen seni paralarım!!!" :)) tabii ki geyiğine söylüyorum bunları :)

*** Doğumgünü hediyemdi bu güzel termos. Ben de bitki çayı içmek için kullanıyorum :) İçinde Melisa otu var, kalkan sinirlere birebir :) Bu arada ne oldu ya, çok komik bu :) Demin başkanın şoförü geldi içeriye anahtar verecekti, termosumu gördü ve "Ne o kız, lamba mı getirdin??!!!" :))) koptuuuk :)))

*** Bakın bu da bana "Madrid Hatırası" :) İşyerinden bir mesai arkadaşım gitmişti bu haftasonu, bana da bu güzel kupayı heediye getirmiş :)



*** Masa üstümden başladık ya, bu da başka bir görüntü. Benim pembe çiçekli notluğum ve neredeyse 2 yıl önce görüp beğenerek iliştiriğim güzel bir söz. Sektererliğe gelen her misafir görür ve okur bunu. Çoğuyla da bu sözün anlamını tartışmışlığımız vardır :)



*** Dün annemle ikimiz yalnız başımıza (ki uzun zamandır ilk defa) gezmeye çıktık, İkea'ya gittik. Annemi arabaya attığım gibi götürdüm, çok da iyi oldu :) Altını üstüne getirdik, veee büyük bir başarı olarak, HİÇBİRŞEY ALMADAN IKEA'DAN ÇIKTIIK :) hahaha :)

*** Son olarak, ahşap boyama aşkım depreşti geneee. :) Cumartesi günü, Suluhan'dan salonuma boyamak için Fiskos sehpa aldık nişanlıyla. Krem rengine boyayacağım ve uygun bir dekupaj yapacağım :) Sehpanın ham resimlerini yarın koyarım sanıyorum bu hengamede unutmuşum :)

Şimdilik benden haberler bu kadar :) Birkaç gündür yorumlarıma cevap veremdim, bloglarınızı da ziyaret edemedim, biraz da onlara vakit ayırmalıyım artık :)

Hepinize kocaman sevgiler :)

19 Nisan 2012 Perşembe

Kitaplaşalım mı? Etkinliği İçi Yarın Son Gün :) // Beko SteamBox'ım Geldii :)

Merhaba!

Birkaç gündür ses veremedim, kusuruma bakmayın. Fırtına Ankara'yı dün esir aldığından beri zaten her tarafımız toz içerisinde, camların uğultusundan bir ara işyerinde başım ağrıdı, düşünün artık!!!


Biliyorsunuz yarın Kitaplaşalım mı? etkinliğimize katılmak için son gün, eğer hala katılmayanınız kaldıysa acele etsin :) BURAYA TIK TIK KATILMAK İÇİN :) Bir iki arkadaş bana adres vermedi, ben onlara mail yoluyla geri dönüş yaptım, cevap gelmediği takdirde onları maalesef listeye ekleyemeyeceğim :((( Mail kutularınızı sık sık kontrol edin arkadaşlaaar :)))

Bu arada sipariş ettiğim Beko Steambox daha 5 dk önce elime ulaştı, dayanamadım açtım ve resmini bile çektim :))) Onun mutluluğunu yaşıyorum. Sanalpazar.com'dan Markaal.com dükkanından aldım, hizmetlerinden de çok memnun kaldım :) Akşam tüm parçaların detaylı resmini çekip çoook bol malzemeli bir post hazırlığına girişeceğim, haftasonu da ev tremziliğinde deneyeceğiz, bakalım sonuç ne çıkacak :) Ama bişi söyleyeyim, en çok rengini sevdim, enn çok :)))




Haftasonu deneyip izlenimleri aktaracağım, görüşmek üzere :)

16 Nisan 2012 Pazartesi

Şu an düşünüyorum da... #3

Merhaba!!!

"Kitaplaşalım mı?" Etkinliğimize katılmadıysanız, hemen TIKLAYIN, YORUM BIRAKIN VE KATILIN :) Katılırsan Etkinliğimiz daha da güzel olacak, unutma :)

*** Hala hastayım, burnum kırmızı ve akıyor, öksürürken de içim acıyor, inatla ilaç içmemeye devam ediyorum, bakalım ne zaman yenicem ben bunu!!!

*** Hani burada örmeye başladığım Rüzgar Bebeğin battaniyesi vardı ya, nihayet ben onu bitirdim :) Aslında örgüsü biteli çok olmuştu ama süsleme kısmı biraz zaman aldı, ne seçsem filan diye. Cumartesi günü de sahibine götürdük, sonuç benim içime sindi. Peki siz beğendiniz mi? :)






*** Pazar günü Blogger Dostlarla buluştuk, hepsi ayrı güzel ayrı tatlı, inşallah ayrı post hazırlayacağım o konuda :) Hacıbaba Kahvecisi'nden bir anı kaldı bu da bana :)



*** Annem bugün göğsü için kontrole gitti, ilaçlı film çekeceklerdi, beni yanında istemedi, canını sıkıyormuşum. Çok vıdıvıdı ediyorum sanırım, haklı istememekte. Allahım sen iyilik sağlık ver, hayırlı ömür ver anneme cümle annelerimizle birlikte.

*** Çeyizime Beko Steam Box buharlı temizleyici almaya karar verdim. Uzun bir araştırmadan sonra bunda kara kıldım. Aslında Fakir'inkini istiyordum. Ama Fakir'in buharlı temizleyicisi mop ve temizleyici olmak üzere iki ayrı ürün. Mop ile sadece yerleri temizleyebiliyorsun, buhar makinesi ile de yerleri silemiyorsun. Ama Beko ile ikisini birden yapabiliyorsun. Kullananlar da tavsiye ettiler. E bakalım, ben de almaya niyetlendim, hayırlısı... Çünkü kısmetse inşallah üç ay sonra düğün var... Ben o vakit; hem çalışan hem de okuyan bir ev hanımı da olacağım. Hayatı ne kadar kolaylaştırırsam benim için o derece iyi olacak :)

*** Motiflerde 41'e ulaştım. Şimdilik yavaş gidiyor, bir süre tam hızda çalışmaya karar verdim. :)))

*** Etkinlik katılımları harika gidiyor, hadi bakalım :)))

Kocaman sevgiler herkeseee :)



13 Nisan 2012 Cuma

Kitap İzlenimim: "İtalyanca Aşk Başkadır"

Merhaba!!!

"Kitaplaşalım mı?" Etkinliğimize katılmadıysanız, hemen TIKLAYIN, YORUM BIRAKIN VE KATILIN :) Çok seveceğinize eminim :)

Bugün sizlere öksürükten ciğerlerimin yerinden oynadığı şartlarda yazıyorum. "Beni bu güzel havalar mahvetti.." diyorum Orhan Veli'nin dizesiyle. Aldanmamak lazımmış, kalın montlardan sıkılıp hemen incecik yağmurluklara koşunca bunu anladım :) Neyse, gelen dert bahardan olsun :)

Biliyorsunuz, bir önceki Kitap İzlenimi yazımda Maeve Binchy'den "Aşk ve Çocuk"tan bahsetmiştim. (okumadıysanız buraya tık tık) Sonra Maeve'nin tarzına ve o güzel Dublin'e doyamadığım için dairedeki kitaplığımızda bekleyen başka bir Maeve eseri olan "İtalyanca Aşk Başkadır"a başladım, dün itibariyle o da bitti :)

Kitabımız, Dublin'de Mountainwiew Koleji'nde uzun yıllardır öğrentmenlik yapan ve kolejin müdürünün emekli olmasına istinaden Müdürlük makamının kendisine verileceğini düşünen Aidan Dunne ile konuya giriş yapıyor. Kendi halinde, belki biraz da silik bir tip Aidan Dunne; ama tam anlamıyla bir İtalya hayranı ve İtalyanca konusunda uzman, okulda da Latince derslerini veriyor. Ve olaylar ilerledikçe müdür olamayacağını öğreniyor...

Bir de Nora O'connor var. Nora ise 60'ların sonunda hayatının aşkı İtalyan Mario ile tanışıyor, aynı yerde çalışıyorlar ve birbirlerine aşık oluyorlar. Mario, Nora'ya karşı hep dürüst.. "Ailem Sicilya'da bir köyde yaşıyor, ve benim aynı köyden Gabriella ile evlenmemi uygun görüyorlar her iki aile birden. Ben bu karar karşı çıkamam..." diyor. Ama Nora, bunu göze alacak kadar aşık, ve sevdiği adam uğruna İrlanda'yı terkedip Sicilya'ya, Mario'nun köyüne gidiyor. Köyde İtalyanca "Hanımefendi" demek olan Signora diye hitap ediyor herkes ona ve Nora da bu Signora'yı kendi adı olarak benimsiyor..Kimsenin haberi olmadan, 20 yılı aşkın bir süre boyunca Mario'ya olan aşkı devam ediyor. Bir gün Mario'nun ani ölümüyle de İRlanda'ya geri dönmek zorunda kalıyor...

İşte asıl hikaye Adian ile Signora'nın yollarının Mountainwiew'da Gece Okulunda İtalyanca öğretmeye başlamalarıyla başlıyor ve kurstakilerin tamamının hayatı da bu İtalyanca kursu sayesinde değişiyor, mucizeler gerçekleşiyor...

Okurken beni yine çok çok mutlu eden bir Maeve kitabıydı, okumayanınız kaldıysa okusun derim. Zira ben çok geç kaldım bu kitabı okumak için :)

Bir sonraki Kitap Tanıtımı yazımda görüşmek üzere :)

Koccaman sevgiler hepinize :)

11 Nisan 2012 Çarşamba

Maya'yı Tanıma Serisi Mim: #Bilmemkaç :)

Merhaba!!! :)

Öncelikle haber vereyim, "Kitaplaşalım mı? etkinliğimiz tahmin ettiğimden daha fazla ilgi çekti. Bunun için çok çok teşekkür ederim. Etkinliğimizi duymayan, katılmamış olan varsa hemen BURAYA BİR TIK yapsın, yorum bıraksın, ve etkinliğe katılsın :)))

Duyurumu yineledikten sonra, glelim bu postumuzun amacına :) Efendim pek sevgili arkadaşlarım  Tatlı Şanslı Kedim, şu aralar çok aşık Olmadı Baştan'ım, Crazywomanrosemary'cim,  Canım Cherry'm ve Böğürtlen delisi KuulumsuKadın'ım beni mimlemişler, sorular sormuşlar, ben de cevap vereceğim şimdi :) Bir de pek Sevgili Greta'cım mimlemiş beni, Takıntılarımız hakkında, onu da unutmadım, gelecek sefere de ona cevap vereyim diyorum :)

Geçelim sorulara :)

1- Yemek olsam ne yemeği olurdum?

Hihihi, ya aslında zayıf gibi dursam da acayip bir mide kapasitem var benim. Önüme gelen her yemeği yiyebilirim. Ama özellikle birini seçsem Dürüm Adana Kebabı olurdum. Hem kırmızı et var, hem hamurişi, hem de salatası soğanı ve baharatıyla. Damakta çok hoş bir tat bırakan bir yemek bence. Bilenler bilir, Ankara'da Sakarya Caddesinde bir Adana Dürümcüsü vardır. Daha onun üstüne yemedim ben Adana Kebabı :) Tabii ben hiç Adana'ya gitmedim o ayrı, orada yemiş olsam bu fikrim değişebilirdi. Kısacası, daha iyisini yiyene dek en iyi yer Adana Dürümcüsü :)))


2- Müzik aleti olsam hangisi olurdum?

Ney olurdum; ney sesinin bana hissettirdiklerini daha başka hiçbir enstrümanda hissedemedim. Nefes gibi, aşk gibi, ulu, heybetli... Mistik...




3- Araba olsam hangisi olurdum?

Çok basit bir cevap olacak biliyorum, ama hayalimdeki araba işte bu. Size çok yavan gelebilir, lakin bir gün bunu alacağım, tek isteğim araba konusunda budur :) Ford Focus Hatchback :)


4- Aylardan hangisi olurdum?

Haziran olurdum :) Hem bahar gibi, hem yaz gibi, hatta yazın başı... Uzun yaz gecelerinin başlangıcı, balkon sefaları, çiçekleri, kuşları... Kirazları...


5- Ayakkabı olsam hangisi olurdum?

Böyle şeker böyle rengarenk bir babet olurdum. Hem rahat, hem şık, hem de hanfendi :))) Bir de sade ama cıvıl cıvıl :)))


6- Kıyafet olsam hangisi olurdum?

Kesinlikle böyle bir kıyafet olurdum :)



7- Renk olsam hangisi olurdum?

Seçemem ben öyle efendim, bukalemun gibi rengarenk olurdum :))) anlamlı ellerde hayat bulurdum...


8- Hayvan olsam hangisi olurdum?

Çok değişik huylarım var, kedi dicem aslında ama değil, bence ben biraz özgür ruhluyum çok ifade edemesem de... Onun için...


9- Şu an okuduğum kitabın 137. sayfasında neler var?

Hemen bakalım :)
Şu an Maeve'den "İtalyanca Aşk Başkadır"ı okuyorum, ve bir bakın kitabımın 137. sayfasında ne var :)))

137. sayfam "Kathy" ye ayrılmış :))))))))))))))))
İstesem bu kadar tesadüf olmaz :)

Bir mimin de burada sonuna geldik, benim de mimlediklerim var tabii :) Gerçi herkes yaptı mimi, yapmayanları seçeyim dedim :))

Kaybolmuş Bir Deniz Yıldızı: YeYa Günlüğü'm
Sevgili Beyaz Bezelye Bugy'm :)
Canım Pompişim :)

mimlendiniz kızlar :)


Herkese sevgiler kocamannnn :)

10 Nisan 2012 Salı

"Kitaplaşalım mı?" Etkinliğimiz Başlıyor :)

Merhaba!!! :)


Evet, önceki postlarımda bahsettiğim "Kitaplaşalım mı?" etkinliğimizi başlatmaya karar verdim arkadaşlar :)


Önce etkinliğimizin kısa tarihi hakkında bilgi vereyim. Bu güzel etkinliği ilk başlatan arkadaşım sevgili Dilara idi. :) Onun ev sahipliğinde gerçekleşen ilk etkinliğimiz de bir o kadar güzel oldu :) Bu güzel etkinlik sayesinde ben de sevgili DarLa'mı tanışmış oldum ki o da apayrı bir mutluluk oldu benim yaşantımda :) Bu şahane etkinliği de bu güzel getirileri yüzünden geleneksel hale getirmeye karar verdik :) Ben bu etkinliğin Dilara'dan sonraki ilk evsahibi olacaktım. Ama mayısa kadar beklemek istemedim. Çünkü güzel şeyler fazla bekletilmeye gelmez, değil mi? :) Önce sizlerin fikrini aldım "ister misiniz?" diye, gördüm ki herkes istekli. Sonra da Diloş'uma sordum, "nasıl olur?" diye, o da olumlu yanıt verdikten sonra ben de etkinliği başlatmaya karar verdim. :)




"Nasıl katılabilirsiniz?"

Bir önceki etkinliğin katılım kurallarını aynen kopyalıyorum :))) Çünkü bir önceki kurallar tam yerinde ve kıvamında idi :)

20 Nisan günü saat 16'ya kadar;


Bu yazının altına sadece katılmak istediğinizi belirten bir yorum bırakmanız yeterli. Blogger olmanıza gerek yok

Yorumunuzda olmazsa olmaz tek şey mail adresiniz. Sonra size ulaşamazsam çok üzülürüm.

Yorumuza eklemekte özgür olacağınız diğer şey ise okumak istediğiniz maksimum 3 kitap ve yazar ismi. Eğer derseniz ben okuduğum kitabın bana tekrar hediye edilmesini istemem o zaman listenizi lütfen belirtin. :))

Yorumunuzu yazdıktan sonra bir de bana kargo için isim soyisim ve adres bilgilerinizi mail olarak atmanızı rica edeceğim. sonradan unutursunuz size ulaşamam o zaman da çok üzülürüm :) - mail adresim: mayaningunlugu@gmail.com

Etkinliği bloglarınızda paylaşırsanız da çok sevinirim. Böylece daha çok kişinin bu etkinlikten haberi olur ve daha çok kitap okunur.

Etkinlik sona erdikten sonra çekiliş ile eşleştirmeler yapacağım ve 23 Nisan Pazartesi günü buradan duyuracağım ayrıca sizleri mail ile de bilgilendireceğim ve kitap hediye edeceğiniz arkadaşın iletişim bilgilerini de size göndereceğim :)

Evet, sadece bu kadar dostlar. Şimdi bütün kitapseverlerin yorumlarını bekliyorum bu yazının altına :) Kambersiz düğün olmaz, tabii ki ben de katılıyorum :) Kiminle eşleşirsem gönlünden kopan herhangi bir Ayfer Tunç kitabını okumaktan çok çok mutlu olacağım :)


Kimler katılıyor bakalım?

9 Nisan 2012 Pazartesi

Akşam Kaçamağım :) TİGEM-Atatürk Orman Çitfliği

(Dikkat, yemek görüntüleri içerir!)

Merhaba!!! :)

Ya ben yine blog tembelliği yapıyorum, mesela haftasonu hiç post giremedim ama şehirdışından teyzemler ve anneannemler gelmişti :( Beni uyarın tamam mı ben yazı girmediğimde, ben artık dürtüklenmedikçe iş yapmıyorum, böyle de tembel oldum!!! Oysa bahar geldi, gezmelere gitmeye başladık :)

Kıştan beri inanın öyle yoğun zamanlar geçiriyoruz ki, nişanlımla doğru düzgün gezmeye, dışarı çıkmaya hiç vaktimiz olmuyor biliyor musunuz? Kışın zaten pek dışarılara çıkılmıyor, genelde kapalı ortamlarda bir yerler ercih ediliyor.. Tam havalar düzelirken, önce annemler Umre'den döndü, sonra görümcemin bebeği oldu derken ben bir baktım ki, adamla biz çoook uzun zamandır hiç kendimiz için bişey yapmamışız :( Bu biraz üzüyor insanı, karşılıklı oturup konuşma olayı bambaşka birşey. Ne kadar caın ciğerin de olsa yanındakiler; onunla başbaşa olmak daha bir farklı, konuşmasan sussan kafanı dinlesen de ayrı lezzetli. Bazen bazen nişanlanmadan önceki günlerimizi düşünüyorum; o zaman daha rahattık daha serbesttik gezip tozarken, iş resmiyete binince o da ayrı güzel, mesela akşamları bize yemeğe geliyor filan ama, sadece kendimizin zamanı da daralıyor... Offf, siz beni anlaşmışsınızdır sanırım :(

Neyse, yukarıda yazdım ya, haftasonu teyzemler geldi bize. Teyzemin oğlu da Konya'da okuyor, ismi Tufan :) e tabii ailesi Ankara'ya gelir de benim kuzum kalır mı orda, o da çıktı geldi, hızlı trenle :))) Perşembe akşamı 20:30'da biz onu Gar'dan karşılayacağız. O gün işte benim beynimde şimşekler çaktı. Hemen babamı aradım, "Baba Tufan sekizde :))) gelecekmiş, e biz eve gelsek tekrar onu karşılamaya gitsek boşa zaman geçer, biz işten çıkınca biraz dursak, sonra Tufan'ı almaya gitsek olur mu?" Babam  müsaade etti :)) Tabii ben havalardayım :))) eee, adamla başbaşa zaman geçircem :)

"Nereye gidelim?" dedi,
"Tigem'e gitsek mi? Hava da çok güzel, bahçesinde otururuz" dedim.
Tigem'i bilenler bilir, AOÇ tarafında, ama o Çiftlik Kokoreççilerinin olduğu kadar kalabalık bir yerde değil... Kocaman bir bahçesi ve çok değişik yemek alternatifleri var. Aynı zamanda bahçesinde Semaver keyfi de yapabiliyorsunuz. Çocuklu aileler için çok ideal bir yer kısacası :)

Mutlu mutlu vardık Tigem'e, hafta içi de olduğundan çok sakindi :) Önce bir Tivmaş Market var orada, orayı gezdik zaman geçsin diye.

Benim resimlerimde ağaçlar yeni budandığı için fazla birşey anlaşılamıyor ama, siz kusuruma bakmazsınız yabancım değilsiniz :P






Sonra içeri girdik, mamalarımızı istedik. Herşey var, mantıdan balığa kadar. Meşhur Çitflik Kokoreçi filan da var ama nedense ben bu sefer Kumpir yemek istedim. Adam da, kendi klasiği olan lahmacundan yemek istedi. Bahçeye çıkıp kendimize bir yer seçtik;


Benim kumpirim resimdeki gibi çok büyük ve iştah açıcıydı, Nişanlı çok sulandı, hatta kumpirci çocuk iki kaşık vermişti ama ben hiç elletmedim :))) Hep üstünden yiyor,
"Aşkım alma üstünü toplamasana ya, ben ne yicem, sadece patates mi???"
"Ama orası çok güzel görünüyo... :D"
"Sırıtma öyle, istiyosan git kendine kumpir de al bak kasa orda..."
Hohoho çok fenayım :D


Halbuki kendisi kendine üç tane lahmacun söyledi, bir de geldi benim kumpirime sulanıyo :)))
"Sen niye üç tane lahmacun söyledin???"
"Birini sen yersin demiştim canım ya.."
"Yaaa, bende kumpir var hıh, kendin için yicen dii mi??"

Acaba üçüncü bana mıydı kendine miydi bilemedim :)))
Bıraktım kendi yesin :)))


Eeee, yemek olur da çay olmaz mı üzerine? Bahçedeki çay köşesinden knedimize iki kıpa da çay aldık :) Aslında tavla da vardı ama, Nişanlı haftasonu AÖF sınavlarına gireceğinden ders notlarını yanında getirmişti, ona muhasebe tekrarı yaptırdım :) Dersaneye git demiştim, gitmedi. Ben de birkça şey öğrettim kurtarır sanırım. Acaba özel ders ücreti mi alsam?? :) Hatta hediye istemeliyim :))) hahaha :)))


Sonrasında Gar'a geçtik ve Tufan'ımı aldık, çok da tatlı bir haftasonu geçirdik :)
Buradan Tufan'ımın Kız Arkadaşı Saime'ye de çok çok sevgilerimi gönderiyorum :)) O da okuyormuş beni sağolsun :)
hihihi, TV'de gibi oldu di mi? :)))

Sonraki postta görüşmek üzere :)

Kocaman Sevgiler :)))

(Hamiş: Kitaplaşalım mı? etkinliğini erken başlatmaya karar verdim :))

5 Nisan 2012 Perşembe

Kitap İzlenimim: "Aşk ve Çocuk"

Merhaba!

Şu an yağmurlu bir Ankara'dan yazıyorum size, ve uzun zamandır yazmayı özlediğim bir konuda, kitap izlenimimde sıra :)

Maeve Binchy'nin yazdığı Aşk ve Çocuk :) Bu kitabı benim için özel kılan şeylerden ilki, Maeve Binchy hastası olmam; ikincisi de bu kitabın Sevgili Diloş'un "Kitaplaşalım mı?" etkinliği sonucu birbirimizle eşleştiğimiz Canım DarLa'm dan gelmiş olmasıdır efendim :) (Hamiş: Kitaplaşalım mı? Mayıs ayı etkinliği de benim blogumda düzenlenecek, bu güzel etkinliğin ikinci ev sahibesi ben oluyorum, izlemede kalın. Ha niye Mayıs ben de bilmiyorum, sizden ısrar gelirse daha da öne alabiliriz :)

Şimdiye dek Binchy'den "Gizlidir Bütün Aşklar", "Gümüş Yıldönümü"nü okudum. Ama tarzına, akıcılığına ve onun hikayelerinin gerisinde yaşamın büyük bir lezzetle aktığı İrlanda'ya hayran kaldım. Çeşitli vesilelerle belirttiğim üzere, biz Maeve'Severler olarak bir gün "İrlanda-Dublin Turu" düzenlersek hiç şaşırmayın tamam mı? Hatta bir rezervasyon da kendiniz için yapın :)


Evet, okuduğum "Aşk ve Çocuk" adlı güzel Maeve eserinin de arka planında Dublin var.. Dublin'in küçük bir semti olan St. Jarlath's Crescent 23 numarada yaşayan ve cidden tekdüze bir hayat süren Lynch ailesine bir gün evin babası Chares Lynch'a New York'tan haber gelir. Yıllar önce Amerika'ya yerleşen ağabeyinin kızı Emily emekli olmuştur ve birkaç haftalığına babasının köklerinin bulunduğu Dublin'e ziyarete gelmek ister... Bu bir otelde kapı görevlisi olan Charles'ın, bisküvi fabrikasında sabahtan akşama kadar didinen Josie'nin ve bir yapı markette çalışıp akşam da eve gitmeden muhakkak meyhaneye giden alkolik ve asosyal oğulları Noel'in hayatlarının ortasına birden bir yabancının gelip yerleşmesi demektir... Ama Emily Lynch, sadece Lynch ailesi için değil bütün bir St. Jarlath's Crescent için büyük bir değişimin tetikleyicisidir :) Daha fazla yazmıyorum, okudukça çözeceksiniz zaten, heyecanınız kaçsın istemem.

Kitabın arka kapağındaki minik bir yoruma göz atalım şimdi de, bakın bu benim çok hoşuma gitti ama: "Maeve Binchy hayranları ayakkabılarını bir tarafa fırlatacak, kendilerine güzel bir çay demleyecek ve koltukta kıvrılıp Binchy'nin sıcak dünyasına bir kez daha adım atacaklar." Melinda Bargreen, The Seattle Times

Sözün özü, okuyun derim, kefil olurum yani Maeve'ye o derece :))) ama önceden uyarayım; siz de iflah olmaz bir Dublinsever olabilirsiniz :)

Kocaman sevgiler :)

3 Nisan 2012 Salı

Şu an düşünüyorum da... #2

*** Nişanlı bugün öğle arası halı saha maçı yaptı, bir yerlerini sakatlamadı bari. İçten içe kızıyorum, bir ara da yasaklamıştım, ancak arkadaşları "Yenge hanım çok katısın" filan diyince vazgeçtim. Bakalım sağ salim çıktı çok şükür :) Çünkü geçen senelerde bu maçlar yüzünden ayak kemiğinde çatlama olmuştu, hala düşündükçe tepe tüylerim ayağa kalkıyor!!! Sanane be herif, bu saatten sonra top peşinde koşuyorsun Allahım Yarabbim yeaaa :S

*** Daha fazla kitabım olsun istiyorum, ama tutumlu yönüm bu isteğimi dizginliyor. Yine de içimdeki canavar bu sesi susturacak gibi, hadi hayırlısı :)

*** Motiflerime bakınsanıza :) Ne kadar güzeller değil mi? Biriktikçe mutlu oluyorum. Elimdeki turuncu ve sarı ip bitince, bu sefer fuşya pembe ve toz pembe ikilisine geçeçceğim, tabii bütünleyici rengi beyaz olarak :) Böyle böyle gide gide gökkuşağı kombini oluşturacağım. Ve kısmetse gelecekteki odam için çok çok şirin bir battaniyem olmuş olacak, kanepe üzeri şekerlemeleri için :P Sizler nasıl buldunuz? :)






*** Bu da yeni kumbaram. Dün Başkanım verdi :) Hala çocuğum onların gözünde :) Hergün biraz para atmaya karar verdim içine :) Yine gelecekteki odam için (bu oda benim kitaplarımdan, sevdiğim eşyalarımdan ve Ikea kırmızı kanepem ile sallanan koltuğumdan oluşacak inşallah böyle de bi hayalim var :) fon biriktiriyorum :)


*** Babaannemin Umre'den döndükten sonra hiç tadı yok, dün gece annemler acile götürdü. Rabbim sağlık şifa versin tüm hastalarımızla birlikte inşallah...

*** Haftasonu da anneannem ve en küçük teyzemler geliyor bize, hem anneme Umre dönüşü ziyareti olacak, hem de hepimize mutluluk kaynağı :)

*** Haftasonu bir de nişanlının açıköğretim sınavları var, ooof of daha ders çalıştıracağım ona :P

*** BUGÜNÜN SÜRPRİZİ :))) Bu postu yazarken gelen kargo :) ve beni havalara uçuran sevgili DarLa :))) sen iyi ki varsın, nasıl mutlu oldum anlatamam :) çok çok çok teşekkürler :)))
 okumak için sabırsızlanıyorum :)


Hepinize kocaman sevgiler :)

2 Nisan 2012 Pazartesi

"Mani"ci Geldi Haanııım :)

Merhaba herkese!

Aslında bugün yeni başladığım ama arayı baya uzattığım "Şu an düşünüyorum da..." serim için bir post girecektim, haftasonu evde sürekli otlandığım wireless yoktu, çok mutsuzdum zaten hıh :( Ama önce blogları bir dolaşayım derken, Kumanda Panelinde en son yazının sevgili Kuulumsu'ma ait olduğunu gördüm, ve bu bir mim yazısıydı :) Manilerle ilgili, hani şu bizim bildiğimiz maniler, Falım sakızları tek alma sebebim, işte onlar :) Yazıyı okumaya bir başladım, bittiğinde gülmekten yerlerdeydim. O derece :))) Sonra sevgili Kuulumsu'mun beni de mimlemiş olduğunu gördüm, ve bekletmeden hemen cevaplayım istedim. Biriken öyle çok mimim var ki, bir ara sırayla hepsine döneceğim inşallah, affedin beniiii :)))



Şimdi gelelim mimimize :P
Bu mimde mani yazıyormuşuz :)
Ahaha, tamam, ben bir yazar adayıyım ama aram düzyazıyla iyidir, hiç şiirimsi bişey yazmadım ben şimdiye kadar, eh artık deneyeceğiz... :)
Gelelim cevaplara :)

1. Sevdiğiniz bir kişiye olan duygularınızı maniyle ifade ediniz. (illa erkek/kız arkadaşınız olması gerekmez. Sevgi çok genel bir kavramdır. Arkadaş, dost, anne, kardeş, vb.)

Yeni aldım elbisemi,
Daha kesmedim etiketini,
Söyle bana ey kardeş,
Nasıl kopardın düğmesini???? :)))

Boncuk boncuk gözlüsün,
Tatlı dilli sözlüsün,
Sevdiğim daha da iyi olurdun amma,
Türlü türlü huylusun :PpP (hohohoho, bu da çok hoşuma gitti :)))

2. Sizi gıcık eden ya da sinir eden bir olayı ya da kişiyi konu ederek yazın.

Akşama dek gezersin,
Yerli yersiz gülersin
Soruyorum sana hatun,
Sen ne işe yararsın???

Burnunu sokma işime,
Yeter ki düşme peşime,
Git başımdan Bayan X,
Başkan mısın başıma???

(Dairede gıcık olduğum bir hanıma ithafen... İşime çok burnunu sokuyor da...)

3. Sizin için olmazsa olmaz bir eşya, program vs. bir şey için yazın.

Okusam okusam bitmesen,
Kitabım ne güzelsin sen,
Daha çok almak isterim ama,
Ah pahalı olmasan :))) (Bazen kitaplar ciden çok pahalı geliyor, çok almak istiyorum ama alamıyorum, sahafları çok seviyorum bu yüzden :)

Şişe dibi gözlüğüm,
Seninle güzel gördüğüm,
Yokluğunu istemem,
Sensiz hayat kördüğüm :))) (yedi numara miyop gözlerimden kahverengi kemik gözlüğüme gelsin :) şişe dibi değil ama camlarım, inceltilmiş hihihi :P)

4. İstediğiniz bir konu hakkında yazınız.

Bahar geldi sayılır,
Yağmurlar gelir gider,
Duy sesimi a herif,
Maya Yedigöller'e gitmek ister :)))

5. Bir blogger seçiniz ve ona atışma tarzı bir mani yazınız.

Ah Cherry, vah Cherry,
Üzme tatlı canını,
YGS filan fişman,
Asma sakın suratını :)

bu pek atışma olmadı ama olsun, kıyamam ben ona :)

P.S.: Bunların hepsine yazmanız şart değil. Dilerseniz sadece birine de yazabilirsiniz. Atışma yaptığınız kişi başta olmak üzere diğer bloggerları mimleyiniz.Size atışma yazan kişiyle, sizin atışma yazacağınız kişi farklı olsun ki atışma sürebilsin. Bu da kurallarmış, ben de Kuulumsu'mdan okudum. :)

Veee, mimlenenler :) Kuulumsu'm mmilemiş sağolsun uzun bir liste ile ben ek yapacağım :)
Cherry (e atışma yaptık o kadar :)
Dürr-i Yekta'cım
Renklihayat'ım,

ve bu mimi cevaplamak isteyen herkes, bu konuda çok ciddiyim, üzerinize alının lütfen, tek tek isim belirtmemi beklmeyein direk cevaplayın :)  çünkü mimler çok hızlı yayılıyor, kim mimlenmiş takip edemiyorum ben sadece ilk aklıma gelen üçünü yazdım :) Eğer cevaplarsanız haber verin ama, çünkü okumak çok zevki olacak :)

Kocaman sevgiler :)